Mordor Görevi(Rold Kraven)

"Eh iyi bakalım..." dedi Rold.. Görevini pek de ilgilendiren bir olay değildi... Pencereden kendisini izleyen Hikas ve Blick'e "Sorun yok " anlamında elini salladı. Kralla konuşması gereken 1-2 konu vardı. Odasına dönmeden yanına gitmek istiyordu.

Ağır adımlarla gürültülü meydandan ayrıldı. Kralın muhteşem sarayına vardı, ve nöbetçileri usulca geçti.

Kralın taht odasına vardığında , dizlerinin üzerine çöktü ve

"Kralım, 2 gün içinde buradan ayrılmak zorundayım. Zira yolculuk öncesi yapılan planın gerisine düşmek üzereyiz. Baş tüccarlarınız yakın bir zamanda gelmeyecekse, kadim krallığınızdan ayrılmak zorunda kalacağım. Daha uğramamız gerek bir çok kabile var... Son durak ise Mordor. Ondan sonrası ise sipariş teslimatı..."

"Tüccarlarınız hala dönmediyse, ben yoluma devam etmek isterim. Fakat yolculuğun ne kadar tehlikeli olduğunun farkına vardım. İzniniz olursa , saygıdeğer kralım, Mordor'a gitmek istiyoruz, bana güvenmiyorsanız veya güvenliğimden endişe ediyorsanız, yanıma küçük bir savaşçı ve okçu grubu vermeniz ; beni, adamlarımı ve bulursak, baş tüccarınızı güvende hissetirecektir...

Tabii izniniz olursa...?"

(İkna yeteneği...)

'Rold Kraven' üyesi bu işi tamamladı : Yuvarlanın Zarlar!

'6' :

Sonuçlar :

"Söylediklerinizde haklısınız... Onlar tüccar değiller. Sadece paralı askerler... Anlarsınız ya, bazı alacaklılar parayı biraz olsun gecikitirirler. Onların üstünde çok da etkileri olur. Sizinle bir tutulamaz fakat, sizinkiler gibi benim de kişisel korumalarım var... Malum, altın değerli....

Kervanınız ve tüccarlarınız için üzgünüm... Mordor ile düşman olduğunuzu öğrenmek, beni biraz üzdü, fakat daha çok sevindirdi... Mordor gibi nefret edilesi bir yere ,sizin gibi yüce bir krallığın savaş açması beni mutlu etti. Üstelik savaş yakında demektir bu... Tabii bu savaş ordulara yansıyacak, silah gereksinimi artacaktır. Bu da benim gibi tüccarların para keselerinin az da olsa dolması anlamına gelir.

En önemlisi şunu bilmenizi isterim... Biz sizin tarafınızdayız. Karşı tarafın ordularını, savaş sistemini öğrenmek size büyük yarar sağlayacaktrı. Güvenlik açısından da tüm Orta Dünya'ya...

İsterseniz, en yetenekli casuslarınızı gönderin. Buna karşı bir savunma yaratmalıyız ki kervan ele geçtiğine göre, burayı bulmaları fazla uzun sürmez, beyim... Tabii bunu sadece bir öneri olarak görmenizi rica ediyorum..."

Rold'un sesi , aşırı sessiz taht odasında yankılanıyordu. Kralın yanındaki casus, şaşmış fakat şüpheci gözlerini Rold'a dikmiş, onun planını kafasında kurguluyordu.

Kral ise acımasız ve barbar bir kavime düşman olduğunu hatırlamak bile istemiyordu. Fakat korkmuyordu da...


Rold kralın ve casusunun düşüncelerini bölerek ekledi :

"Efendim, Mordor'a düşman olduğunuzu , Gondor ve Ayrıkvadi'yle de aranızın pek iyi olmadığını biliyorum. Fakat yetenekli elçi ve diplomatlarınızı yollarsanız, belki Mordor'a karşı bir güç oluşturabilirsiniz. İnsan krallıklarıyla çok iş yaptım. Göndereceğiniz elçilerle , bu krallığa aracı olmaya hazırım ! Lakin elinizi çabuk tutmakta fayda var. Mordor'un çürümüş kokusunun burayı bulması uzun sürmez."

Ses taht odasında yankılanmaya devam ediyordu. Casus sözler karşısında iyice afallamış, kralının cevabını merakla bekliyordu.

(İkna yeteneği)

OD: Uzun yazıyorum ki, KyO daha güzel olsun... Okumaktan sıkılıyorsanız, bir dahaki sefere kısaltırım.

'Rold Kraven' üyesi bu işi tamamladı : Yuvarlanın Zarlar!

'6' :

Sonuçlar :

(hayır çok güzel işte arzu ettiğim buydu bu yüzden zaten vekilharc sen oldun. Sartos da bu kyo kapasitesini gösterirse güzel olacak. Yakın zamanda ayıklamalar yapacağım çünkü. Güzel KyO istiyorum rütbeler şimdilik en aktif olanlara göre verilmiş olabilir ama yakın zamanda içerisinde gözlemlerime göre rütbeler(özel olanlar) değiştirelecektir bu kyo olayını güzel yapanlara göre bunuda burada belirtmiş olayım)

Kral son derece kararsız görünüyordu. Uzun bir süre sessizlikte kafasında tarttı. Tüccar haklıydı, öyle ya da böyle savaş yakında gelecekti. Pis kokuyu çoktan almıştı zaten. Uuzn süredir kulağına fısıltılar geliyordu. Mordor da bazı hreketlilik görüyor, durmadan ısengar etrafında dolanan beyaz hayalet söylentileri, elflerin tekrardan orta dünya ya geri dönmeleri ve karanlık bir gölgenin kokusu. Kral en sonunda rüccara dönerek başını onaylayan bir şekilde sallıyor"Karanlık bir gölge geliyor, Saurndan bile karanlık ve adını bile ağzına almak istemeyeceğim bir gölge. Kendi kabilem adına geçmişteki atalarımın yaptığı onursuzluğu, hatayı ben yapmayacağım. Diğerlerini bilemem tabi. Eski zamanlarda Gondor insanlarına bağlıydık şimdide olacağız tabi bu Gondor'un tavrıda baya etkili olacak. Kabul tüccar ya da her neysen. Önerini yerine getireceğim ve zarif halk ile gondor topraklarındaki insanlar ile barış yapacağım. En azından deneyeceğim. Yanlız senin yanına sadece Bureon'u vereceğim. Son derece yetenekli bir casustur ve Mordor'a nasıl sızılacağını çok iyi bilir. Evet,Harad halkını küçümseme efendi Rold. Bizlerde bilge ve öngörü sahibi bir halkız. Gördüğümü bilirim. BU açıdan en kısa zamanda gitmeye hazır olun. Arabaları bıraksanız iyi lur, zira sizi yavaşlatır. Gizli yerlerden,sessizce gideceksiniz.En son olarak sana vereceğim 2 mektupu zarif halka ve kendi insanlarına iletirsen çok mutlu olurum.Böylece sözünüde yerine getirmiş, ittifak için yardımcı olmuş elçi olmuş olursun."

"Emredersiniz ..." dedi Rold... İttifak teklifini duyunca rahatlamış, yüzüne bir rahatlık çökmüştü. Bu rahatlık hissi sesine de yansımış, kendisine daha da bir güven gelmişti...

Dizlerinin üzerinde doğruldu, krala doğru ağır adımlar attı... Bureon'un uzattığı 2 mektubu aldı, ve gözlerinin içine bakarak elini sıktı, yeni casus dostunun. Bu adamdan öğreneceği çok şey vardı...

Mordor yolculuğu öncesi , bu 2 mektubu yerlerine ulaştırmalıydı. Fakat bu görevi de çabucak bitirmek istiyordu... Bureon yeterince yetenekliyse, bu görevde 2 savaşçıya gerek kalmayacaktı. Hikas ve Blick'ten herhangi bir tanesini mektupları ulaştırmada kullanabilirdi... Diğer savaşçıyı da yanında getirebilirdi...

Düşüncelerini bölüp, krala döndü ;

"Şimdi gitmek zorundayım, efendim. Yolculuk öncesi birkaç plan yapmamız gerekiyor. Mektupları adamlarımdan biri olan Blick ve sizin seçtiğiniz bir elçiyle Gondor'a , oradan da elflere ulaştıracaktır. Bu konu da en az bana güvendiğiniz kadar onlara da güvenebilirsiniz. Onların bu görevine , yaşamımla kefil olurum, beyim."

Bureon'a gelmesi için; zarif bir işarette bulundu Rold. Önlerinde zorlu bir yolculuk vardı...

Bureon'u alıp, kralın onlara kalmaları için verdiği odaya gitti. İçeride Blick ve Hikas meraktan çatlamış durumda kendisini bekliyordu. Rold ve yeni dostu Bureon'un kapıdan girdiğini görünce şaşkınlık ve rahatlamayla doldu yüzleri...


"Bu , kabilenin en yetenekli casusu Bureon... Bana Mordor hakkında yardım edecek." Bu sırada elindeki mektupları Blick'e uzatarak ;

" Cesur dostum. Bu 2 mektubu, Gondor ve Elf krallıklarına ulaştırmanı istiyorum. Sizden saklamama gerek yok. Mordor ve Harad kabilesi arası düşmanlık başladı ve Mordor'un gücünü tahmin edebilirsiniz. Bu nedenle ittifak şart. Orta Dünya'nın kaderi ellerinde Blick. Yanına -kral kabul ederse- bir elçi verilecek... Rüzgardan daha hızlı hareket etmeni istiyorum. Belki de bu tüm canlıların kaderini değiştirecek..." dedi mektupları tereddüt etmeden uzatırken...

"Hikas, sen de bizimle Mordor'a geliyorsun. Herhangi bir acil durumda yardıma ihtiyacımız olacaktır. Senin görevin de en az Blick'in görevi kadar özel ve tehlikeli... Şimdi, Blick sen öncelikle Harad kralına uğra, ve taleplerin varsa , kabul ettirmeye çalış..."

Ağır adımlarla Blick'e yaklaştı, ve dostşa sarıldı... Bu görevde ona çok iş düşecekti... Blick şaşırmıştı, fakat hızla odadan ayrıldı..

Rold , belinden rula haine getirilmiş, Mordor ve Harad haritalarını masaya açtı, ve Bureon'a döndü..

"Evet, planımız nedir ?"


(Sen planı Buenor yerine yaz, uygunsa ben kabul edicem, yoksa ben de birşeyler yazarım)

"Pekala, dediğin gibi olsun... Bu Mordor denen çürük diyar hakkında benden daha fazla bilgin olduğu kesin... Bu durumda bilgilerine ve stratejine güvenmek zorundayım. Lakin orada Uruk ve Orklardan daha zalim yaratıkların yaşadğını bilmek için de engin bir bilgi hazinesi gerekmiyor , değil mi ? " dedi gülümseyerek...

Yolları iyice gözden geçirdikten sonra, haritaları toparladı, belindeki yerlerine yerleştirdi... Hikas ve Bureon'a döndü yavaşça...

"Sanırım dinlenmeliyiz... Son hazırlıklarımızı da yapıp, Mordor'a doğru yola koyulalım... Herkes eşyalarını, erzaklarını ve silahlarını hazırlasın.. Yarın büyük yolculuk !!! " dedi heyecanla... Diğerlerinin de en az kendisi kadar heyecanlı olduğunun farkındaydı... Fakat ne tecrübeli Hikas'ın ne de, sakin Bureon'un yüzünden okunuyordu bu heyecan...

Fakat Rold'un ne tecrübesinden ne de sadece hislerinden... Bu heyecanı anlamak için büyücü olmaya gerek yoktu. Belki kulakları elflerinki kadar iyi olsaydı, hepsinin gümbürdeyerek atan kalplerini duyabilirdi de...

(Bir dahaki mesajında yolculuğu başlatalım, sevgili DM...)

"Yeteneklerimizin kaybolduğuna o kadar da emin olma derim..." dedi sırıtarak...

"Bu dağları iyi bilmene sevindim. Bu bilgilerin hayatımızı kurtaracak. Benim anlamadığım ise şu... Nasıl oldu da kabilenizi yıllar boyu burada tutabildiniz ? Dahası kabileyi kurmak için böyle bir yeri nasıl keşfettiniz ?"

Bu arada uzun bir mesafe katetmişlerdi... At üstünde olmalarına rağmen, Rold yorulmuştu... Hava da kararmaya yakındı... Sorusunu Bureon'a yönelttikten sonra, atın gemlerini usulca çekti, ve ;

"İsterseniz , sohbetimize kamp ateşinde devam edelim. Hem atlar hem de biz dinlenelim... Yarın uzun bir gün olacak..." dedi atından acemice inerken Rold ...

Hikas ve Bureon onunla aynı hareketi yaptılar... Sadece çok daha profesyonelce... Bu sırada Rold'un tek kaşı havaya kalkmış, yol arkadaşlarına hayretle bakıyordu...

Kamp yaptıkları yer , adeta biçilmiş kaftandı. Etrafı dik tepeler tarafından kapatılmış, sanki gizli yolcuların ateşini göstermemek için Valar'lar tarafından yükseltilmişlerdi... Atlar için yeterince ot ve yem de mevcuttu...

Bu rahatlığa fazla güvenmeyen Buenor, yine de nöbetçi koymakta ısrarlıydı... Rold ve Hikas da itiraz etmediler. Zira bu dağlar hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorlardı...

Yemekler yenilip, iyice doyulduktan sonra, Rold yerden ince bir çubukla dişlerini karıştırmaya başladı...Aynı anda

"Kabileniz hakkındaki sorumu hala cevaplamadın... Burada nasıl uzun yıllar saklandınız ? Böyle bir sığınağı size Valar'lar hediye olarak göndermiş olamaz değil mi ? " dedi dostça gülümseyerek...

Bu sırada yıldızlı gecede böcekler , ateşin çatırdamaları arasında vızıldıyordu.

(geceleyin kuş ötmesi? ilk defa duydum baykuş desem ağaç varmı )

Bureon sadece gülümsedi ve Rold'u biraz daha meraklandırdıktan sonra elindeki dal ile ateşle oynadı.

"Unutmaki bu topraklar bizim topraklarımız. Haradlılar bu toprakları iyi bilir ama kabul etmek zorundayım ki kolay olmadı. Daha doğrusu kolay olmamış. İlk yerleşim yerimiz son derece ilkel ve diğer kabile ile yanyanaymış. Khand yakınlarında bir kabile daha var. Khand taraflarında olduğu için Khand Kabilesi deniyor onlara. Yerleştiğimiz bölgenin ismini aldık ama elbetteki yabancılara bu isimleri söylemeyiz.

Neyse zamanla benim büyük büyük babam seyehat sırasında tesadüf eseri bulmuş o bölgeyi. Eskiden bu kadar verimli değildi tabi,işledikten sonra böyle oldu. Bilmiyorum belki de Valar'ın lütfudur bu. özellikle büyü büyük babamı oraya yönlendirmişlerdir. Mümkün, kim bilebilir ki?

Biliyorsun veba salgınından sonra tüm topraklarda yaşayan canlıların büyük kısmı öldü hatta bazı ırkların yok olduğundan bile bahsedenler oldu. Kim bunlar bilmem ama orklar mı diye düşünmüyor değilim,baksana hiç görünmüyorla.Çıkmıyorlar demir dağlardan. Goblinler desen onların yok olup olmadığı belli değil ama yok oldularsa Uruk-Hai'lar nasıl çoğaldı ve dahası bunu nasıl yaptılar? Vakti zamanında Saruman denen o büyücü bu ilmi onlara öğretmiş mi? vellakm Doğudöl ile birleşti halkım. Doğudölü sevmeyiz bizler, daha doğusu sevmeyenlerimiz var. Bu iki kabileyi onlar kurdu işte. Numen adını alsada her iki halk kültürlerini kaybettiler ve bizde ayırt edemez olduk artık onları birbirlerinden. Bu yüzden Numen insanları hele hele doğudöllü hiç sevmeyiz."

(böcekler vızıldasın,seni mi kırıcam )

"Hikayeniz oldukça ilginçmiş...

Neyse zaman oldukça geçmiş. Artık dinlenmeye başlasak iyi olur. 2 saatlik birer nöbet planımız var. Nöbet görevini ilk olarak ben, sonra Hikas ve en son Buenor alacak. Herkesin yer yatağının yanında kılıçlarının ve silahlarının olmasını istiyorum. Gece gece baskın yemek istemeyiz değil mi ?" dedi hafif bir gülümsemeyle...

Rold da diğerleri gibi yatağını hazırladı, ateşi sadece korlar kalacak şekilde söndürdü... Diğerleri sıcak yataklara girerken, Rold serin gecede planlarını düşünüyordu... Belinde hançerinin güven veren soğukluğu ; beline durmadan uyartılar veriyordu...

Daha önünde 2 saat vardı. Etrafa yapılacak veya eğlenilecek bir şey var mı diye bakınıyordu... Yerden aldığı bir karıncayı hançeri üzerinde bir aşağı bir yukarı gezdiriyordu sıkıntıdan... Yakında bundan da sıkılıp hayvanı serbest bırakacktı...

"Sakin ol ,Hikas... Giderse gider, bu görevden sağ çıkarsak; ulu Valar'lar onu karşımıza çıkartacaktır.İntikam anlamında söylemiyorum, Hikas... Sadece olacakları merak içinde bekliyorum , o kadar..." dedi bilge bir ses tonuyla...

Fakat aklında bilmedikleri bir yolda ,rehbersiz ne halt yiyecekleri korkusu dört dönüyordu. Zaten umutsuz olan yol arkadaşına daha fazla umutsuzluk vermek istemiyor gibiydi...

Yavaşça doğruldu, kamp malzemelerini toparladı.

"Eğer kötü bir niyeti olsaydı , tüm yemekleri ve suyumuzu alıp götürürdü. Sadece kendinkileri aldığına göre, farklı bir durum söz konusu olabilir. Dahası, kendi isteğiyle burdan ayrılmamış da olabilir." sakin bir ses tonuyla ekledi...

Rold, Hikas'a yerlere herhangi bir iz bulması için yavaş bir ses tonuyla rica etti. Gergin olan ortamı daha da germek istemiyordu. Kendisi de eğilip yerleri, birşeyler bulmak amacıyla taramaya başladı...

Eğer birşey bulamazlarsa, yola haritayla tek başlarına devam edeceklerdi...


(20'lik bir zar atıyorum. İz falan bulurum diye, "Yok, atamazsın" falan dersen, Editler'sin zaten..)

'Rold Kraven' üyesi bu işi tamamladı : Yuvarlanın Zarlar!

'20' :

Sonuçlar :

(tüm yetenekleri, seviye 3 olana kadar 6 lık zarlar atılarak aktif edebilirsin. seviye 3 ten sonra 8 lik zar. ama bilgi toplama olayıda daha çok kolcuların yön bulması gibi gelebilir kulağa ama öyle değil.br yerlese sızıp,sorgulamak,ayak üstü sohbetlerde ağızlardan laf almak gibidir. )

Hikas birşeyler bulmak için etrafı kolaçan ediyor ama aslında o bile ne aradığını ne bulması gerektiğini bilemiyor. Yerlere baktığında normal üçünüüzn ayak izleri,bir boğçanın sürüklenmesi gibi olağan izler görüyorsun. Bir süre daha yerde sürünürken bir çift ayak karşına geliyor."Birşey buldun mu Hikas?"deyip,ayağa kalktığında karşındakinin Bureon olduğunu görüyorsun. Denkliği sırtında,tek elinde 3 ölü tavşan ve diğer elinde ise şu anda yemekle meşgul olduğu bir ot vardı. Bureon otları yerkn şaşkın bir halde sana ve Hikasa bakıyor.

"Siz ne yapıyorsunuz? Hikas'ın neyi bulması gerekir? Yoksa siz batı insanları sık sık sabah sporu olarak yerlerde mi sürünüyorsunuz?"

"Heh, aslına bakarsan bu bizim atalarımızdan gelen bir oyun..." dedi sırıtarak... Bu sırada Hikas'a dönüp, imalı bir şekilde gülümsedi. Onun da yüzündeki mahçubiyet okunabiliyordu..

Kamp zaten toplanmıştı... Sabah zaten yeterince stres yaşayan Rold, kendi tavşanını sonra yemek üzere çantasına attı. Aksine bu stres Hikas'ı acıktırmış olacak ki, kısa bir sürede tavşan temizlenip yenmeye hazır hale geldi... Buenor ise olanlara anlam verememiş, kendi tavşanını temizlerken şaşkın gözlerle ve kalkmış kaşlarla 2 batılı insanı izliyordu...

Ateş tekrar yakıldı, yemekler afiyetle yendi.. Rold bu sırada haritada yolu tekrar gözden geçiriyor, Buenor'un gerçekten terkedeşinde ortada kalmamak için yolları ezberlemeye çalışıyordu.

Kamp ikinci kez toparlandı, yükler omuzlandı ve lanetli yollara geri dönüldü. Ortalıkta birşey yokken, Mordor'un kasveti daha şimdiden ortamı sarmaya başlamıştı...

Yolculuk devam ederken, sabahki olaylar üzerine Hikas ,Buenor ile sıkı bir sohbete girişti... Belki de artık terkedilme duygusu yaşamak ve aksiyon anında güvenecek ikinci bir kişi istiyordu...

Rold ise birbirlerine sağlam zincirlerle bağlanmış 2 dost olarak görüyordu önünde yürüyen cesur savaşçıları...

(Zar sistemini anladım zannedersem... Bir de o yön bulma olayı da iyi oldu )

"Eh ,peki madem." dedi haritları istenmeden de olsa elinden alınmıştı. Hafif haritaların elinden alınması, üzerinden büyük bir sorumluluğu da beraber götürmüş gibiydi...

"Demir dağlar ... Hmm , neden olmasın ? " dostça gülümserken, haritaları toparlayan Buenor'a... Aklına dakikalar boyu baktığı harita ve yolları düşündü. Geriye kalan yolu az da olsa kestirebiliyordu. Orta Dünya'da ayak basmadık yer bırakmamak... Bu mükemmel bir fikirdi, yanında böyle tecrübeli bir casus ve iyi bir savaşçı olduğu sürece bu çok da zor olmamalıydı...

O sırada günler önce yanlarından ayrılmış olan Blick geldi... Hikas'ın yatmadan önce Valar'lara yaptığı dualarının nedenini de şimdi anlıyordu. Belki de onun gözünde duyarsız biri olarak gözükebilirdi... Durumu kapatmak için;

"Hey, Hikas ! Sence, Blick Gondor ve Elf krallıklarına ulaşabilmiş midir ? Şahsen onun gibi biri için fazla zor olmaması gerek değil mi ? " dedi , fakat sesindeki endişeyi gizleyememişti Rold... Sırf bu yüzden kendine lanetler yağdırdı...

Bu soru karşısında 3'lü grubun içinden belki de hiç olmayan soğuk rüzgarlar esmeye başladı.

Rold, geçidin nasıl bulunduğunu hayranlıkla kafasında canlandırdı. Gözleri iyice açılmıştı. Hikas ise tam tersine gayet soğukkanlı bir şekilde olanları izliyordu.

"Evet ! Sanırım soğuk ve karanlık mağaralardan önce son kamp yerimiz burası olacak..." Yükleri atlardan indirmeye başladı.

Gerçi üçüde yorulmamıştı fakat, Rold belki de son kez temiz havayı içinde hissetmek istemişti... Grup üyeleri de onun bu kararına saygı göstermişti.

Stresten fazla belli olmasa da, karınlarını o günkü avla tam olarak doyuramamış, erzaklarından harcamak zoruna kalmışlardı... Önceki gecelerde, ateşin başında yapılan sıcak sohbetlerin* (eheheh 900'lü hat gibi) yerini, soğuk sessizlikler almıştı. Herkes gözlerini gökteki yıldızlara dikmiş, belki de bir daha onları göremeyeceklerdi... En azından karanlık mağaralar buna izin vermeyecekti...

Sabah olduğunda herkesin gözünde, gözlatındaki mor halklarda uykusuzluk okunuyordu. Kahvaltı belki sonkez yapıldı, atlar çok uzun iplerle kazıklara bağlandı. Ne özgürdüler, ne de tutsak... Belki onlara ihtiyaçları olacaktı, yakın bir gelecekte.

TÜm bu kasvetli şeyleri düşünürken, uzun zamandır sessizliğini koruyan Hikas, atların iplerini Rold'un gözleri önünde çıkardı, hepsinin kalçalarına birer şaplak ile özgürlüklerine kavuşturdu.3 savaşçıda dörtnala koşan atları izlediler...

Kamp toparlandı, son hazırlıklar yapıldı, ve geçide ilerlendi... Buenor, rehberlik yapıp öne geçti, geçidi kapatan çalıları açtı ve batılı insanlara dönerek ;

"İşte başlıyoruz ..." dedi ... Soğuk mağara havası ile sıcak güneş, tam bir tezat oluşturuyordu ... Ve Buenor, mağaraya ilk adımı attı...